" Türkiye’de oğlumun evlenmesi yasak çünkü eşcinsel "
Vogue Türkiye vasıtası ile size
bir anne ve oğlunun yaşadıkları :
Biz her şeyini paylaşan dört
kişilik bir çekirdek aileydik. Genç yaşlarda evlenmiş bir anne baba; önce
bir kız, ondan 7 yıl sonra da bir erkek evlatla tamamlanmış, mutlu bir çekirdek
aile. Hayatımızın merkezi çocuklarımızdı. Onlara iyi bir gelecek sağlamak en
büyük amacımızdı. Hayatımız, 2000 yılının Mayıs ayında, oğlumuzun eşcinsel
olduğunu öğrenmemizle tepetaklak oldu.
O yıl oğlum, daha önce olmadığı
kadar huzursuzdu. Özellikle cinsellik konusunda ağzını bıçak açmıyordu. Halbuki
15 yaşındaydı. Ergenliğe girmişti. Cinsellik gündeminde hayli önemli yer
tutuyor olmalıydı. Ama ne zaman kız arkadaşının ya da cinsellikle ilgili bir
sorusunun olup olmadığını sorsak konuyu geçiştirip odasına kapanıyordu.
Tanıdığım oğlum, anlayamadığım bir şekilde değişiyordu.
Birkaç ay boyunca kendi kendimi
yiyip durdum: Neden cinsellik konusunda içine kapanmıştı? Ergenliği mi
anlayamıyordu? Acaba tatsız bir deneyim mi yaşamıştı? Daha da fenası, biri bir
şey mi yapmıştı? Eşcinsel miydi? Bu soruları kocamla paylaşma konusunda tereddütlüydüm
ama sonunda tek başıma altından kalkamayacağımı anladım ve bir gece ona
açıldım. Homofobik insanlar değildik, daha doğrusu hayatımızda eşcinselliğin
yeri de yoktu. Etrafımızda açık gay kimliğiyle yaşayan biri de. Kocam
kuşkularımı beklediğimden daha soğukkanlı karşıladı. Konuyu benim büyüttüğümü,
çocukta bir anormallik olmadığını söyledi.
Ertesi gün işinden erken geldi.
Oğlan da okuldan gelince üçümüz salonda oturduk. Önce yine kız arkadaş konusunu
açtık. Baktık oradan bir sonuca varamıyoruz, kendi tanışmamızı, flört
dönemimizi anlattık. Yine açamadık. En sonunda ben dayanamadım, “oğlum eşcinsel
de olabilirsin. Sen bizim evladımızsın” dedim. Önce inkar etti ama sonra
gözümün içine bakamadan, “evet anne ben gay’im” dedi. Son aylarda yaşadığı kafa
karışıklığını, bir kıza değil de bir erkeğe ilgi duyduğu için hissettiği
suçluluk duygusunu, kendisinin durumunu iki ay önce kabul ettiğini ve şimdi
buna alışmaya çalıştığını anlattı.
Aylardır kafamda kurup
durduğum, en kötü ihtimal olarak gördüğüm şey gerçek olmuştu. Kalktık,
birbirimize sarıldık. Hemen orada bir uzmandan yardım almaya karar verdik.
Hatta oğlum gidip odasından bir telefon numarası getirdi. Birkaç ay önce
okullarına bir psikolog gelmiş ve ergenlik sorunlarıyla ilgili bir konuşma
yapmış. O da yakın bulduğu için uzmanın telefonunu not etmiş.
..................
Kocam, psikologa gidelim,
çözümü neyse buluruz, hallederiz ruh halindeydi.. Psikolog randevusu aldık.
Akşam eve gelen kızıma da durumu kısaca anlattık. O da çok şaşırmadı. Bana
gelince… Oğlum, “anne ben gay’im” dediğinde, babam öldüğünde yaşadığım kayıp
duygusuna benzer bir şey yaşadım. Sanki onu ebediyen kaybetmişim. Halbuki oğlum
ölmemişti. Ertesi gün kalktığımda yine karşımdaydı. Yine benim
çocuğumdu..............
..................................
Bazı çocuklar eşcinsel doğuyor.
Biz neden heteroseksüel olduğumuzu bilmiyorsak onların da neden gay oldukları
bilinmiyorlar. Bu bir hastalık değil, dolayısıyla tedavi sözkonusu değil.
.........................
Benim çocuğum 15 yaşında “ben
kimim” diye sordu. Ben ise bu soruyu kendime ancak 43 yaşında sorabildim. İlk
öğrendiğimde oğlumu kaybetmiş gibi hissettim demiştim ya. O ölüm acısını
hissederken aslında ben yeniden doğuyormuşum da farkında değilmişim.
Subscribe to:
Posts (Atom)